Gündem 1 – Son Dakika Gündem Haberleri – Gundem1.com

Türkiye ve Dünyadan Son Dakika Haberleri

Yeryüzü ve Uzay

Gökada Nedir?

GÖKADA NEDİR?
Eğer gökyüzünü çıplak gözle incelersek, onun her kesiminde yıldızlar varmış gibi görürüz. Ancak gökte yıldızlarla tümüyle dolu olan ya da hiçbir yıldızın bulunmadığı çıplak kalan alanlar yok gibidir. Buradan, yıldızların her yöne doğru düzgün şekilde dağıldığı ve onlar bir bütün olarak düşünüldüğünde ortaya çıkacak şeklin bir küre olması gerektiği anlaşılır. Elde edilen bu sonuç mantıklıdır. Çünkü tüm büyük gökcisimleri küre biçiminde olduğuna göre, neden evren de bir bütün olarak küre şeklinde olmasın?
Kuşkusuz çıplak gözle görebildiğimiz yıldız sayısı genelde 6.000 kadardır. Ve bunlar bize oldukça yakın olan yıldızlardır. Eğer teleskop kullamrsak durum ne olur? Yanıt çok daha fazla yıldız görebiliriz, şeklindedir. Ama bir kez daha yineleyelim: Samanyolu dışında, bu yıldızlar gökyüzünde düzenli olarak dağılmış gibi görünürler.
Çıplak gözle Samanyolu gökte az parıltılı bir kuşak gibi görünür. (Kentlerde gökyüzü insan eliyle oluşturulan bir parıltıyla aydınlandığından Samanyolu’nu güçlükle ayırt edebiliriz.) Soluk sütlü bir görünüştedir. Mitolojik bir öyküye göre, büyük Tanrı Zeus’un karısı Hera bebeklerinden birini emzirirken biraz sütü göğe damlamış ve bu soluk ışıklı kuşağı oluşturmuştur. Eski Yunanlılar bu gök cismine süt halkası anlamına gelen adı takmış; Romalılar ona sütlü yol demişler ve aym ad İngilizce’ye de geçmiştir. (Türkçe’mizde, gökteki bu kuşağa Samanyolu adım veriyoruz Çeviren.)
Ama, gerçekte Samanyolu nedir? Mitolojiyi bir yana bıraksak, açıklamalarımıza Eski Yunanlı filizof Democritus (Yaklaşık olarak İÖ 470-380) ile başlayabiliriz. İÖ 440 yılı dolaylarında Democritus, Samanyolu’nun bireysel olarak görünmeyen ama hepsi bir araya gelince hafif bir parlaklığı ortaya koyan pek çok yıldızdan oluştuğunu belirtmişti. Onun bu görüşüne çağında kimse dikkat etmemiş, ancak tümüyle haklı olduğu sonradan anlaşılmıştı. Galileo ilk teleskobunu 1609 yılında gökyüzüne çevirince Samanyolu’nun çok büyük sayıda yıldızdan oluştuğunu kanıtlamıştı.
Bu çok büyük sayı nedir? İnsan geceleyin gökyüzüne bakınca ilk izlenimi yıldızların sayılamayacak kadar çok sayıda olduğu şeklindedir. Ancak yukarda birkaç kez belirttiğim gibi, çıplak gözle görülebilen yıldızların sayısı yalmzca 6.000 dolayındadır. Oysa bu sayı, yıldızların sayısız olduğu anlamına gelebilir mi?
Samanyolu’nda yıldızlar gerçekten fazlasıyla çoktur. Ama, diğer yönlerde, gökyüzündeki yıldızlar göreceli olarak seyrektir. Bu da bize, tüm yıldızların bir küre yapısı oluşturması gerektirdiği düşüncesini bırakmamızı gösterir. Eğer bu böyleyse her yönde Samanyolu’nda olduğu gibi büyük sayıda yıldızlar bulunmalı, tüm gökyüzü parlak şekilde aydınlanmalı ve en yakın yıldızlar şimdi olduklarından daha az dikkati çekecek biçimde arkalarındaki zemine göre oldukça sönük görülmeliydiler.
Şu halde yıldızların şekli küre olmayan büyük kümeler halinde bulunduğunu ve Samanyolu’ndan dışa doğru büyük uzaklıklara kadar yayıldıklarım varsaymamız gerekir. Bu durumda Samanyolu yıldızları bir mercek camı şeklinde ya da hamburgerin yassı köftesi biçiminde kümelendikleri devasa bir alam temsil etmektedir. Bu mercek şeklindeki kümeye ilk kez Eski Yunana’da sütlü yol adından yararlanılarak Galaksi denilmiştir. (Türkçe’mizde buna gökada diyoruz Çeviren.)
Yıldızların düzleşmiş bir gökada içinde var olduklarım ilk kez öne süren kişi, İngiliz gökbilimcisi Thomas Wright (1711 1786) oldu. 1750 yılında onun ileri sürdüğü düşünceler öyle kafa karıştırıcı ve gizemli göründüler ki, başlangıçta bu fikirlere değer veren kişi çıkmadı.
Elbette ki, gökada mercek şeklinde olsa bile, en uzun çapı boyunca sonsuza doğru uzanabilirdi. Samanyolu’ndan uzaklara bakarsamz göreceli olarak daha az yıldız, ama Samanyolu yönünde sayısız yıldız görünecektir.
Bu sorunu çözümlemek üzere gökbilimci William Herschel yıldızları saymaya başladı. Doğallıkla belli bir mantıklı süre içinde tüm yıldızları saymayı ummak uygulanabilir bir şey değildi. Herschel’in yaptığı, tüm gökyüzüne yayılmış durumdaki 683 küçük bölgeyi seçmek ve her bir bölgede teleskobuyla görülebilen yıldızları saymak şeklinde oldu. Gökbilimci böylece şimdi arada seçmeler yaparak sayma diyebileceğimiz bir yöntemle gökcisimlerini saydı. Yaptığı işle ilk kez gökbilimde istatistiğe başvurmuş oluyordu.
Herschel her yönden Samanyolu’na yaklaşıldıkça yıldız sayısının arttığım keşfetti. Sayabildikleriyle gökadada bulunan yıldızların sayısı ve gökadanın büyüklüğüne ilişkin tahminler yaptı. Bulduğu sonuçlar 1785 yılında yayınladı. Buna göre, gökadanın uzun çapı güneşle Sirius yıldızı arasındaki uzaklığın 800 katı, gökadanın en kısa çapı ise aym uzaklığın 150 katı kadardı.
Sirius yıldızı ile güneş arasındaki uzaklık tam olarak hesaplanınca Herschel gökadanın uzun çapının 8.000 ışık yılı ve kısa çapının 1.500 ışık yılı olabileceğim düşündü. Ayrıca gökadada 800 milyon yıldız bulunabileceğini hesapladı. Bu oldukça büyük bir sayıydı ama sonsuz büyüklükte değildi.
Son iki yüzyıl içinde gökbilimciler gökadayı Herschel’in elinde bulunanlardan çok daha iyi aygıtlar ve tekniklerle araştırdılar. Günümüzde gökadamn Herschel’in elinde bulunanlardan çok daha iyi aygıtlar ve tekniklerle araştırdılar. Günümüzde gökadamn Herschel’in düşündüğünden çok daha büyük olduğu bilinmektedir. Yıldızların yayılışının uzun çap boyunca 100.000 ışık yılı olabileceği ve gökadamn 200 milyar yıldızı içerebileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, gökadadaki yıldızların sayısız değil de, sayılabilecek ölçekte olduklarım bulmanın onuru gökbilimci Herschel’e tanınmaktadır.