Gündem 1 – Son Dakika Gündem Haberleri – Gundem1.com

Türkiye ve Dünyadan Son Dakika Haberleri

Sağlık

İşyerinde Beyninizi Canlı Tutun

İŞYERİNDE
Çoğumuz uyanık olduğumuz zamamn yaklaşık yarısını işyerinde geçiririz. Bu aynı zamanda bilişsel becerilerimizdeki olası görünür kayıpların bizi en çok korkuttuğu yerdir. Mesleklerimiz beyin gücümüzün çoğunu sömürebilir fakat bu gücün büyük kısmı belli bazı görevlere yöneltilir. Bir sonraki raporu hazırlamak veya bir tabloyu düzeltmek gibi, normalde beyninizin ilişkilendirme potansiyelini
kullanmayı gerektirmeyecek görevlerdir bunlar.
işyerinde meşgulken beyninizi zorlamak için mantık bilmeceleri veya başka geleneksel zihinsel “egzersizler” yapmanıza gerek yoktur. Ne var ki mesai saaderi boyunca kendinize zihninizi zorlayacağınız ve esneteceğiniz “beyin molaları” vermek için Nörobik’i kullanabilirsiniz.
Bizler bir masabaşı iş örneğini kullanacağız. Çalışmayı bölmeyecek, iş etiğini de ihlal etmeyecek Nörobik fırsatlara bakacağız. Bu egzersizleri, kendi iş durumunuza uygun olacak şekilde değiştirebilirsiniz.
1. ORTAMI BİRAZ HAREKETLENDİRİN
Işyerindeki masanızı her gün gördüğünüz ve o masada rutin işlerle uğraştığınız için, korteks ve hipokampüsünüz ona dair uzamsal bir “harita” oluşturmuştur. Bu sebeple, bilgisayar faresi, telefon, zımba, çöp sepeti ve diğer ofis araçlarının yerini tespit etmek için çok az zihinsel çaba harcarsınız. Her şeyin yerini kafanıza göre değiştirin. Hazır başlamışken, kol saatinizi de diğer bileğinize takın.
Normalde düşünmeksizin ulaştığınız bildik nesnelerin yerlerinin değiştirilmesi, uzamsal öğrenme ağlannı yeniden harekete geçirir ve içsel haritaları düzenleyen görsel ve somatosensör beyin alanları tekrar işlemeye başlar.
Yalnızca masanızdaki objelerin veya mobilyalarınızın yerini değiştirmekle yetinmeniz gerekmez. Eğer iş programınız yeterince esnekse, gündelik görevlerinizin sıralamasını da yeniden düzenleyin. Sabahları ilk iş olarak epostalarınıza mı bakıyorsunuz? Bunu başka bir zaman yapın. Dinlenme molanızı yarım saat önce veya sonra yapabilir misiniz? Ya da rutin olarak hep aynı gün ve saatte gerçekleştirdiğiniz bir toplantıyı
sabahtan öğleden sonraya alabilir misiniz? İşyeri kurallarının sınırlamaları içinde bir miktar “düzensizlik” oluşturun.
Eğer bilindik şeylerin yerini değiştirmenin sonucunu hemen görmek istiyorsanız, basitçe çöp sepetinizi uzun zamandır durduğu yerden başka bir yere taşıyın. Ne zaman çöpe bir şey atmaya kalkışsanız, çöp sepetinin eskiden bulunduğu noktayı hedeflediğinizi fark edeceksinizdir. Tekrarlayan deneyim, beyninizdeki duyusal ve motor yolakları kâğıdı belli bir yöne atmak üzere programlanmıştır. Kendinizi yakalayıp eyleminizin yönünü değiştirdiğinizde beyniniz bu yeni durum karşısında dikkatini toplar ve böylelikle zihin programınıza dâhil olacak bir dizi yeni yönergenin ilk tohumlan atılır.
2. NESNELERİ YENİ BİR IŞIKLA
GÖRÜN
Masa lambanızın üzerine farklı renklerde jelatin filtreler yerleştirin (sanat malzemeleri veya fotoğrafçılıkla ilgili ürünler satan dükkanlarda bulabilirsiniz).
Renkler, sıradan nesne ve olaylar hakkında tamamen farklı duygular yaratabilen güçlü duygusal ilişkilendirmelere yol açarlar. Buna ek olarak, arada sırada ortaya çıkacak tuhaf renk efektleri (mor bir strafor kahve kupası) beklentinizi sarsar ve dikkat “radarınızın” faaliyetini artırır.
3. GÜZEL KOKULU İŞLER YAPİN
Bir koku ve belli bir görevi eşleştirerek belleğinizi harekete geçirebilirsiniz. Örnek olarak, belli bir telefon numarasını hatırlamanıza yardımcı olması için onu her aradığınızda spesifik bir koku kullanın. (Bu örnek için, Bölüm 5’in 6. maddesinde betimlenmiş olan koku kutularım kullanın veya küçük bir bitki satın alın). Biraz kekik, nane veya ada çayı, güçlü ve etkin bir olfaktör ipucu olacaktır.
Belli başlı kokular, dikkati ve enerjiyi yükseltir. Japonya’da havalandırma sistemine kanştınlan Hindistan cevizi veya tarçın kokularının ofis binalanndaki üretkenliği artırması amaçlanır. Bu egzersiz, kokuların kullanımını bir adım ileri taşır: Kokular, yaptığınız her şeyin pasif bir arka planı olarak kalnıaktansa, çalışma gününüzün belli yönlerini ön plana çıkarmak ve böylelikle uzun süreli belleğinize bir etiket yerleştirmek için kullanılabilir.
4. BRAILLE ÖĞRENİN
Çoğu asansör ve ATM cihazında, görme engelli bireyler için Braille alfabesiyle yazılmış talimadar mevcuttur. Günümüz dünyasında asıl görme yetisi olan kişiler “dokunma yoksunluğu” çekmektedir. Ofis binamzın farklı katları için veya asansör kapılarım kontrol etmek için kullanılan Braille sayılarım öğrenmek amacıyla parmaklarınızı kullanın.
Okumayı öğrendiğinizde çok spesifik görsel uyarıcıları bir harf veya sayı bir ses ile, ardından bir sözcük ve sonunda bir anlam ile ilişkilendirmeyi öğrenmiştiniz. Parmaklannızla iki nokta ve üç nokta arasında olduğu gibi aynm ve ilişkilendirme yapmayı öğrenmek, korteksinizin bilişsel bölgelerini (bunlar bir harf veya sayıya karşılık gelirler) duyusal bölgelere bağlayan tamamen yeni bir yolak setini harekete geçirir. Yalnızca parmak uçlarınızı kullanarak katınızın düğmesini “okuyabildiğiniz” zaman korteksinizde tamamen yeni bir nöral ağ oluşturmuş olacaksınız.
5. İŞYERİNİZE BİRİNİ GÖTÜRÜN
İşyerinize bir arkadaşınızı, çocuğunuzu, eşinizi veya ebeveyninizi götürün. Kanıksadığınız her şeyi —koridordaki resimler, kullandığınız makineler, bilindik yardımcı çalışanlar başka bir insamn gözünden göreceksiniz.
Ulusal Kızlarınızı İşyerine Götürün kampanyası yalnızca kızınız için değil, kendi nöral ağlarınız için de son derece faydalı olan yeni bir deneyimdir.
İki insanı birbiriyle tanıştırma gibi basit bir eylem, sağlıklı bir beyin için çok önemli olduğunu bildiğimiz sosyal etkileşimleri besler, isimleri öğrenme becerinize antrenman yaptırmak açısından, çocuğunuzu (ya da arkadaşınızı) iş arkadaşlarınızla tanıştırmak, masa başında oturup isim ezberlemeye çalışmaktan çok daha etkili olacaktır.
6. BEYİN FIRTINASI — BİR İLİŞKİLENDİRME MAKİNESİ
Beyin fırtınası tam anlamıyla Nörobik bir etkinliktir çünkü amacı bireyleri ilişkilendirmeye teşvik etmek ve i
ardından onları başka insanların ilişkilendirmeleri ile eşleyerek verimliliği artırmaktır.
Beyin Artması uzmanı Arthur B. VanGundy, üye sayısı dört ila alü arasında değişen bir grup oluşturulmasını önerir. Bu grupta üyelerden biri kolaylaştırıcı rolünü üstlenir, bir kişi de yazman olur. Kolaylaştırıcı, sorunu veya fırsatı ortaya koyar  bu yeni bir ürün veya hizmet olabileceği
gibi, başa çıkılması gereken zor bir durum da olabilir. Gruptakiler, kulağa ne kadar kabataslak, aptalca veya “uçuk” gelirse gelsin mümkün olduğu kadar çok sayıda fikir dile getirmeye teşvik edilirler. İnsanların ortaya attığı fikirleri değerlendirmek, onları yargılamak veya oturumda egemenlik kurmak yasaktır. Katılımcılar, başkalarının önerilerini ancak kendi ilişkilendirmelerini tetiklemek veya onlara yeni bir fikir ilave etmek üzere dikkate alabilirler. Kolaylaştırıcı, önerileri herkesin görebileceği şekilde tahtaya veya büyük ebatlı bir kâğıda yazar ve ortamdaki neşeli havayı korumaya çalışır (Daha sonra, bu görev için sorumluluk almış kişiler tüm bu fikirleri alıp, sınıflandırıp arasından en değerli olabilecek hammaddeyi seçerler).
Beyin fırtınası tabiri, insanın gözünün önüne çakan şimşekler getirir. Beyinde çakan şimşekler, aslında yalnızca nadiren iletişim kuran beyin alanları arasındaki sıçrama yapan elektrik akımlarıdır. Ve ‘fırtına” sözcüğü de bu olağan dışı ilişkilendirmelerin sayısını ve yoğunluğunu artırmaya elverişli bir çevre sağlayan bu egzersize denk düşer.
Çizerlerin ve sanat yönetmenlerinin yaratıcılıklarım tetiklemek için sıklıkla kullandığı bir etkili teknik daha vardır. Bu, ilk olarak Almanya Frankfurt’taki Battelle Enstitiisü’nde
ortaya çıkan bir tekniği temel alır. Görevi veya problemi bir kâğıda yazın ve ona ilişkin iki veya daha fazla çağrışım sütunu oluşturun. Ardından bir sütundaki çağrışımları diğerindeki çağrışımlarla birleştirin. Eğer, örneğin, görev Alaska’da tatil yapmak hakkında bir makaleye uygun karikatürler çizmekse, aşağıdaki gibi bir liste yapabilirsiniz:
Tatil Alaska
Kamp Soğuk
Sahil Buz
Yolcu gemisi Kutup ayıları
Fotoğraf makinesi Kartal
Güneş gözlüğü Ayı
Bavul Alabalık
Araba, tren, uçak Eskimolar
Dinlenme Petrol kuyusu
Yüzme (havuzu) El değmemiş yer
Yemek Kar
Uyuma Avlanma
Okuma Balık tutma
İçki Köpek kızağı
Çok sayıda eşleştirmeden sonra, bir Eskimo ile bir kutup
ayısının, kendilerinin fotoğrafim çeken turiste ellerindeki somonu göstererek poz verdiği bir karikatür çizmeye karar verebilirsiniz.

7. BEYİN MOLALARI ALIN
Kahve molası, kafein yüklemesinden fazlasına hizmet edebilir (aslına bakarsanız, kafeinin beyin performansına olumlu etkisi ancak kısa sürelidir). Kahve ve öğle yemeği molaları, zihninizi esnetmek ve sosyal etkileşim kurmak için size zaman verir. Dışarıda on beş dakikalık tempolu bir yürüyüş yapmak bedeni dinçleştirir, zihni arındırır ve gerçek dünyadan gelecek duyusal uyaranlara kapıları açar. Bu süre boyunca stres yaratmayan, zihninizi açan etkileşimleri beslemeye çalışın. Bazı iş arkadaşlarınızla, molalarda ve öğle arasında birlikte yürüyüşe çıkmak, konuşmak veya fikir alışverişinde bulunmak üzere gruplar oluşturun.
8. SÜREGİDEN SATRANÇ OYUNU
Su sebilinin yanında bir satranç tahtası olan bir ofis vardı. Herhangi bir çalışan (tercihen mola sırasında) satranç tahtasının yanma gelir, durumu değerlendirir ve bir hamle yapardı. Bu, oyuncuları bilinmeyen, kazananı veya kaybedeni olmayan, süregiden bir oyundu.
Acemi bir satranç oyuncusu bile düzinelerce olası hamleyi tartar, her bir hamlenin sonucunu gözünde canlandırmaya çalışır ve ardından bazı stratejik avantajlar sunacak hamleyi seçer. Bu tür “rastgele oyunculu”satranç oyunları, herhangi birine uzun dönemli bir strateji geliştirme olanağı taşımaz. Ancak yine de, işyerinde çoğumuzun yaptığından farklı olarak, bizi bir görsel-uzamsal düşünme faaliyeti içine sokar. Bu şekilde kısa bir süreliğine de olsa vites değiştirmek sözel, sol beyin etkinliklerine bir mola vermemizi sağlar ve “çalışan beyin” bir nebze olsun nefes alır.
9. DÜNYAYI TERSİNE ÇEVİRİN
Ailenizin fotoğrafını, masa saatini ve resimli takvimi baş aşağı çevirin.
Beyniniz görsel veriyi işlerken kelimenin tam anlamıyla iki zihne sahiptir. Beyninizin analitik “sözel” kısmı (bazen “sol beyin” olarak adlandırılır) bir nesneyi görür görmez etiketlemeye çalışır: “Masa”, “sandalye”, “çocuk.” Öte yandan, “sağ beyin” uzamsal ilişkileri algılar ve sözel olmayan ipuçlarını kullanır. Düz duran bilindik bir fotoğrafa baktığınızda sol beyniniz hızlıca onu etiketler ve dikkatinizi başka yöne çeker. Fotoğraf baş aşağı çevrildiği zaman ise, hızlıca etiketleme stratejisi işlemez ve sağ beyninizdeki nöral ağlar devreye girerek bu kafa kanştına görüntünün şekillerini, renklerini ve ilişkilerini yorumlamaya çalışır. Betty Edwards’ın yazdığı Beynin Sağ Tarafı İle Çizim kitabında anlatıldığı gibi, nesnelere tersinden bakma stratejisi içimizdeki potansiyel sanatçıyı açığa çıkarmada kilit bir role sahiptir.
10. UYARLA, BENİMSE VEYA DOĞAÇLAMA YAP
Işyerinizde kullanmak için diğer bölümlerden çok sayıda
egzersizi uyarlayabilirsiniz. Örnek olarak:
■ Koltuğunuz için yeni bir örtü veya minder kullanın.
■ Küçük halı örnekleri, farklı derecelerde zımpara kâğıdarı veya değişik türde kâğıdar bulundurun ve onları masanızın alt kısmına bandaym veya bilgisayar ekranınızın ya da telefonunuzun yanına koyun. Gün boyunca birkaç saniye boyunca her birini alın ve aralarındaki ince ayrımların farkına varın.
■ Ataş, raptiye, çivi veya vidaları bir kabın içinde bulundurun ve mola sırasında veya telefonla konuşurken dokunarak onları saptamaya çalışın.
■ Mesai sırasında kullanmak için kulaklık ve portatif bir müzik çalar getirin (ya da bilgisayarınız için bir CD ve kulaklık). Müzik markederde satılan doğa sesleri CD’lerini de deneyebilir, denizin dalgalarını veya ormandaki vahşi yaşamı kişisel alanınıza taşıyabilirsiniz.
■ Yazma, zımbalama, makineleri açma veya telefonla arama yapma gibi bazı gündelik görevleriniz için normalde kullanmadığınız elinizi kullanmayı deneyin. Ya da öğle yemeğinizi ve atıştırmalıklarınızı “yanlış” elinizle yiyin.
Daha önce tartışmış olduğumuz gibi, kullandığınız eli değiştirmek, beyinde muazzam miktarda yeni bağlantı kurulmasını sağlayacaktır. Onu öğrenme olarak düşünmeyebilirsiniz fakat beyninizdeki nöronlann yaptığı şey budur!
■ Öğle yemeyi yediğiniz yeri ve kişiyi değiştirin. Eğer hava olanak sağlıyorsa dışarı çıkmak, bir ofis binasının kontrollü çevresinin içinde kalmakla karşılaştırıldığında duyusal uyarımınızı neredeyse otomatik olarak artıracaktır.
■ Eğer öğle yemeğinizi kendiniz getiriyorsanız, yemek molalarınızı beyin sağlığına elver işli kılmak için “Yemek Zamanlarında” bölümündeki fikirlerden yararlanabilirsiniz. Örneğin, getirdiğiniz yemekleri bir grup iş arkadaşınızla değiş tokuş edebilirsiniz.